Selamünaleyküm. Bu aralar black mirror diye bir diziye merak
sardım. Dizi bize hayattaki olayların aslında nasıl olduğunu farklı bir
perspektiften gösteriyor. (ilk defa perspektif kelimesini kullandım). Siyah
ayna demeleri de bu yüzden. Normal ayna olanları olduğu gibi gösterirken bu
bahsettikleri siyah ayna acı gerçeklere dikkat çekiyor.
4 Aralık 2011’de yayınlanmaya başlayan dizinin ilk sezonu 3
bölüm. Bizim türk dizileri gibi bir sezonda 212312313 bölüm yapmamışlar. Şuan
izleyebileceğimiz 3 sezonu var. Her bölümü film tadında olan bu dizi ben daha 2
bölümünü izledim. Devamını da izleyebilirim inşallah.
Dediğim gibi her bölümü film tadında olduğu için bu yazımda
size 1. Sezon 2. Bölümün incelemesini yapacağım. İlk bölüme göre daha dikkat
çekici bir bölümdü. Ekşi sözlük gibi diğer platformlarda da ikinci bölümü
beğenenler çoğunlukta.
Dizinin ikinci bölümü sağlam bir sistem eleştirisi yapıyor.
Şimdiki sisteme hafif göndermeler yapan bir sistem bir distopya/ütopya
(karıştırıyorum bunları) hüküm sürüyor. Bu sisteme göre belli bir yaşa gelen
herkese bir bisiklet veriliyor ve bu bisiklet puan kazanarak hayatını devam
ettirmesi bekleniyor. Üst kesim sağlıklı insanlardan seçilmiş alt kesim ise
kilolu insanlar. Kilolu insanlar sadece temizlikten görevli ama onlara hakaret
etmek serbest.
Zamanı ve yeri belli olmayan kapalı kapılar ardında bir
yerde bütün gün bisiklet sürüp etrafındaki ekranlardan sürekli video seyreden
insanların oluşturduğu bir sistem. İnsanlar bisiklet pedallarını çevirerek puan
kazanıyor ve bu puanlarla kendilerine yeni videolar, avatarları için
kıyafetler, yiyecekler ve çeşitli sanal arkadaşlar alabiliyorlar. Hikâyedeki
kahramanımızda tamamen bunları yapıyor. Ama bir gün bir şey oluyor ve âşık
oluyor. Kızın güzel bir sesi var. Bunu niye söyledim? Bu sistemde bir acunlar
var. Yetenek sizsiniz tarzı bir yarışma yapmışlar. İnsanlar pedal çevirmekten
kurtulmak ve daha iyi bir “hayat” için bu yarışmaya katılıyor. Kahramanımız
kızı bu yarışmaya bir şekilde (her şeyi söylersem izlemezsiniz) sokuyor. Şarkıcı olarak yarışmaya katılan
kızımız yarışma jürileri tarafından kötü yola düşürülüyor ve küçük temiz
kafesinden çıkıp büyük ama kirli kafesinde yaşamaya başlıyor.
Kızı gerçekten seven ve hayatındaki tek gerçek şey olan
kahramanımız sisteme gerçekten çok kızıyor. Gerçekten. Aklında planlar kuruyor
nasıl öcümü alırım nasıl sistemi yerle bir ederim diye. Planı gereği yarışmaya
katılması ve bir konuşma yapması gerekiyor. Çok çalışıp yarışmaya katılıyor.
Güya dansçı olarak katıldığı yarışmada elinde boğazına dayadığı bir cam parçası
ile uzun ve küfürlü bir konuşma yapıyor. Jüriler ona bu yoldan geri dönmesini
ölmesinin sadece yerleri kirleteceğini söylüyor. Ona yüksek mertebeler vaat
ediyorlar. Bir daha pedal çevirmeyeceğini vaat ediyorlar. Kabul ediyor. Ne
sevdiği kızı düşünüyor ne de ait olduğu davasını. Filmin sonunda yine konuşma
yapıyor ama bu sefer kameraya karşı kendisinin olduğu bir talk Show
programında. Haftada 2 defa 30 dakikalık programlarda çıkıyor ve konuşma
yapıyor.
Bu bölüm aslında acı bir gerçeği yüzümüze vuruyor. Bir
davaya ne kadar bağlı olursak olalım karşı olduğumuz sistem bize yüksek
mertebeler vaat ettiğinde davamızı bırakıyoruz. Allah ayağımızı kaydırmasın.
Diziyi izlediniz mi? İzlediyseniz verdikleri mesajlar hoşunuza gitti
mi? Yorumlarda belirtirseniz sevinirim.
4 yorum
Benim izleyeceğim dizilerden bir tanesi. Elimdekileri bitirince bu diziye de başlayacağım. Konusu, işleyişi falan ilgi çekici duruyor. Hatırlattığın iyi oldu.
İzlemenizi tavsiye ederim gerçekten çok güzel bir dizi. Her bölümü farklı yönetmenler tarafından çekildiği için her bölümün tadı farklı oluyor
Dizi güzel fakat aşırı beyin yakan yerlerden giriyor ilk bittiği an ben bunu niye izledim diyorsunuz fakat biraz düşününce aşırı mesaj içerdiğini anlıyorsun
EmoticonEmoticon