Selamünaleyküm sevgili ve bir o kadar da saygılı okuyucum. Nasılsın?
İyisin değil mi? iyisindir iyi, yaşıyorsun bu hayatı. Ben iyiyim yâda en
azından öyle hissediyorum. Bu yazıyı yazarken aklımda size anlatabileceğim
herhangi bir konu yok, ne yazacağımı bilmiyorum. Öylesine dümdük açtım Word
dosyasını. Başlığını bile daha koymadım daha çünkü ne yazacağımı bilmiyorum.
Yazmak için ne yazacağını bilememek bunun için plan yapmamak daha mı iyi
olur acaba? Belki düşüncelerim o ince delikli filtrelerden geçmeden size ulaşır
ve sizde beni yazdıklarımın samimiyetini sorgulamazsınız. Gerçi kimse daha
sorgulamadı ama neyse…
Bu aralar daha farklı şeyleri de bilmediğimi fark ediyorum. Mesela insan
neden değişir, bunu bilmiyorum. Bilmek istiyor muyum, bilmek beni tatmin edecek
mi? onları da bilmiyorum. Fakat insanın kendisini, davranışlarını, yakın
arkadaşlarına karşı veya ilk defa gördüğü hiç tanımadığı bir insana karşı olan
davranışlarını neden değiştirir, buna gerçekten değecek olan şey ne merak
ediyorum. Çünkü bu bana çok garip geliyor. İnsanın önceliklerinin değişmesi bu
kadar kolay mı? Veya farklı bir çevreye girdiğinde eski çevrenle olan
ilişkilerinin tamamen kesilmesi mi gerekiyor? Bilmiyorum sayın okuyucu,
gerçekten bilmiyorum. Salinger, "Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı.
Elinizde olsa da onları büyük cam vitrinlere koyup oldukları gibi kalmalarını
sağlayabilseniz." Demiş. Bence çok da doğru söylemiş.
Konumuz belirmeye başladı gibi. Bu yazımda size bilmediğim şeylerden
bahsedeceğim. Bu zamana size hep bildiğim şeylerden bahsettim, başka insanlar
da bunlardan bahsetti. Bilmediğin şeylerden bahsetmek acaba nasıl bir şey?
Bakın bunu da bilmiyorum ama yazının sonuna kadar öğrenmiş olurum.
İnsanın kendisine nasıl düşman olabileceğini de bilmiyorum. Düşman
olduğunu biliyorum ve bunu yapıyorum da ama nasıl olduğunu anlamıyorum. Hangi
insan bunu yapar ki? Ben yapıyorum galiba. Kendime başka insanların
verdiğinden, verebileceğinden daha fazla zarar veriyorum. Detaylarına girmek ister,
size bundan nasıl kurtulunacağını gerçekten anlatmak isterdim, eğer bu bilgiye
sahip olsaydım.
İnsanların neden kendisinin olmadığı gibi davrandığını bilmiyorum. Her
gün olmadığı gibi davranan ve bu davranışların üzerinde çok yapay durduğu bir
ton insanlar karşılaşıyorum, belki de karşılaşıyoruz. Adımlarını atışları,
içtiği meşrubatın bardağını tutuş şekli, gülüşü, arkadaşlarıyla yaptığı
espriler hiç biri ona ait değil. Kendi bedeninde başkalarının davranışlarını
uyguluyor ve bu cidden çok komik ilerleyen zamanlarda ise çok iğrenti duruyor.
Bir insanın kendisi olması, olduğu gibi davranması neden bu kadar zor ki?
Popülerin kültürün dayattığı davranışlar içerisinde bulunmak insana neden
mutluluk sağlar? Galiba biliyoruz bunların cevaplarını biliyoruz. Galiba bunun
sebebi toplum tarafından kabul görme isteği, dışlanmaktan korkma. Evet, kendi
kendimize cevabımızı bulduk.
Bu arada konuyla bağlantısı olmasa da size bir şeyler anlatmak istiyorum.
Şu an okuduğunuz konuyla alakası olmayabilir ama bundan önce okuduğunuz konuyla
alakası var yani konuşmak üzerine olan yazıyla. Konuşmak arkadaşlar cidden çok
önemli bir ihtiyaç. Gerçekten gerçekten çok önemli bir ihtiyaç ve bunu ciddi
anlamda karşılayabildiğimi düşünmüyorum. Bakın karşılamak için buralara
yazıyorum yâda ne bileyim sosyal medyada gevezelik ediyorum, olmadı darlayacak
kadar samimiyetim olan insanlara seri mesajlar atıyorum. Etrafımda beni
dinleyecek adamların olmaması yâda en azından dinliyor gibi yapacak adamın
olmamasının eksikliği bana kendini bu sıralar çok hissettiriyor. En yakınlarına
gerçekten içinden geçenleri söyleyememek, bu içinden geçenlerin onları üzecek
belki de sana karşı olan bakışlarını değiştirecek olması çok üzücü bir şey.
Örneğin ben buraya çok rahat bir şekilde yazıyorum bunları çünkü en yakınımdaki
insanlar buraya bile açıp okuma zahmetini göstermiyor. Benim içimden geçenleri,
gerçekten düşündüklerimi öğrenmek istemiyorlar ya da bilmiyorum dışarıdan çok
mu rahat görünüyorum? Ben aynaya baktığımda rahat birisini değil de içten içe
kendini yiyen birisini görüyorum, galiba onlar bana baktıklarında her işi
yolunda giden en büyük sıkıntısı yolda geçirdiği uzun ve verimsiz vakit
olduğunu düşünüyorlar. Neyse düşünsünler bakalım yakınımızdakiler yakınımız
olmazsa bizde uzaktaki, bir çay bile içmediğimiz insanları yakınımız ilan
ederiz. Gelin sarılalım.
Aniden gelen dertleşme ihtiyacımı da giderdiğime göre konumuza devam
edebiliriz. Neydi? “Bilmediğimiz konular!” Aferin okuyucu yazıyı takip
ediyorsun. Şimdiki ve son bahsedeceğim bilmediğim problem insanların neden
dinlemediği! Ah, evet dertliyim.
Birisinin bir başkasını dinlememe sebebini bilmiyorum. Düşünüyorum bakın
ama mantıklı bir sebep bulamıyorum. Farklı bir dilde konuşsa bir ihtimal
dinlemez ama aynı dilde konuşan iki insan neden birbirini dinlemez gerçekten
anlamış değilim. Sorular da sormayacağım size sorusu bile saçma oluyor. Neyse hayırlı
geceler size.
5 yorum
Güzel yazı ama biraz uzun olmuş gibi part part ayırıp daha ayrıntılı olabilir.Ama şimdiye kadar okuduğum en samimi yazı diye düşünüyorum.Daha ilginci gelir diye takibe alıyorum hemen.Sayfamı takip etmen dileği ile:):):)
https://drcep.blogspot.com.tr/2018/04/power-bank-tasmay-tarihe-karstrcak.html
Niye bilmiyorum ama cidden hoşuma gitti
Yazı yazmak güzel bir iç dökmedir.
Sonlara doğru sanki bir toplum eleştirisi... Neden kimse birbirini dinlemiyor ve bunun nedenini anlamıyorum. Tebrikler, çok güzel
Ah şu kafamızdaki bitmek bilmeyen sorular. Bazen düşünürken kayboluyor insan ve yazınız güzel olmuş elinize aglisa
EmoticonEmoticon