Selamünaleyküm. Uzun süredir kitap okumuyorum. Daha doğrusu
okuyamıyorum ve bu beni cidden rahatsız ediyor. Okumam gereken bir sürü kitap
var. Neyseki fırsat bulup kitap okuma şansım oldu ve bir günde bitirdim. Kitap
Stefan Zweig tarafından yazılmış olan “Satranç”.
Stefan Zweig ilk defa okuduğum bir yazar. Daha önceleri
ismini ve kitaplarını duymuştum ama açıkçası alıp da okumamıştım. Bu sefer
okudum ve gayet memnunum. Akıcı bir biçimde hikâyesini anlatıyor ve kitabın ne
ara bittiğini anlamıyorsunuz. İlk defa bu yazarın kitabını okuduğumdan hakkında
biraz araştırma yapmam gerektiğini hissettim. 1881 yılında Viyana’da doğmuş
olan yazarımız kendini biyografi ve psikolojik inceleme konusunda geliştirmiş.
Çoğu kitabında karakterlerin psikolojilerini o an hissettiklerini çok iyi bir
biçimde okuyucuya vermiş. Bu başarıya rağmen kendisine verilen hiçbir resmi
ödülü kabul etmemiş. Savaşın yarattığı iç bunalımları sebebiyle kurtuluş yolunu
intiharda bulmuş ve 1944 yılında intihar etmiş.
Kitaba geçecek olursak. Hikâye New York’tan Buenos Aires’e
hareket eden bir gemide geçiyor. Gemide birçok yolcu ve bu yolcuların
içerisinde satranca ilgi duyan birçok insan var. Bu insanlar aralarında maç
yapıyor ve bir gün yine maç yaparken o zamanların dünya şampiyonu olan Czentovic
ile karşılaşıyorlar. Ona parası karşılığında maç teklif ediyorlar. Czentovic
satrançta dünya şampiyonu olmasına karşın oldukça salak birisi. Salak dedim
çünkü gerçekten öyle. Hikâyede nasıl bir çocukluk geçirdiğini ve buralara nasıl
geldiğini anlatmış. Eğer okursanız görürsünüz. Czentovic maç teklifini kabul
ediyor.
Maç gemideki satranç bilenlere hepsi ile Czentovic arasında
geçiyor. Hepiniz bir ben tek demiş. İlk parti Czentovic yeniyor. Rövanş isteniyor.
Maçın ortalarında satranç bilen beylerin yanına yabancı bir yolcu yaklaşıyor ve
onlara nasıl oynanması gerektiğini söylüyor. Hatta 8-9 adım sonra ne olacağını
bile söylüyor. Yabancı sayesinde o partiyi beraber bitiriyorlar. Czentovic
yarın oynanaycak bir rövanş istiyor. Yabancı yolcu ile oynanacak bir rövanş.
Burada bize yabancının hikâyesini anlatıyorlar. Hitlerin
egemen olduğu zaman içerisinde nazı zulmünün ne kadar acı olduğunu ve yabancı
yolcu yani Dr. B’nin neler çektiğini ustaca bir şekilde anlatıyor Zweig.
Bir sonraki gün Dr. B ile Czentovic rövanş maçı yapıyor. İlk
partiyi satrancı sadece bir kitaptan okuyarak öğrenmiş olan Dr. B kazanıyor.
İkinci parti ise yarıda kalıyor. Çünkü Dr. B kriz geçiriyor ve oyunu
bırakmasının onun için daha iyi olacağına karar veriyor. Krizin detayları
psikolojik incelemenin içerisinde.
Kitap en basit hatları ile bundan ibaret. Zaten kitabın çoğu
diyaloglar ve Dr. B.’nin psikolojik incelemesi yaşadıkları ile ilgili.
Okumadığınız sürece size ne kadar ipucu versem de anlamazsınız.
Başlarda Stefan Zweig’in intihar ettiğini söylemiştim.
Stefan Zweig bu kitabı yazdıktan kısa süre sonra intihar etmiş. Yani o an onu
intihara sürükleyen bunalımın bu kitapta izleri var. İnternette okuduğuma göre
Dr. B aracılığı ile kendi duygularını anlatmış. Olabilir mi? olabilir.
Kişisel düşünceme gelecek olursak. Ben kitabı cidden
beğendim. Okunası hatta hediye edilesi bir kitap. 83 sayfa olan bir kitabı
kimsenin okumadan bırakacağını zannetmiyorum. Hikayenin tek kötü yanı kısa olması
galiba.
Son olarak kitaptan bir alıntı yaparak sözlerime son vermek
istiyorum.
“Sonunda yalnızdım ve
artık asla yalnız olmayacaktım.”
1 yorum:
Santraç kelimesini görünce aklıma direk cüppeli geldiğinden kısa bir dikkat dağınıklığı yaşadım xd ölmeden önce dünyaya son eserini bırakıyorsun ve sadece 83 syf oluyor bu kitabı merak ettim şimdi
EmoticonEmoticon